10 Mayıs 2012 Perşembe

Likya Yolu Kekova-Patara Etabı Gün 2 : Çukurbağ-Phellos-Gökçeören


Saat 7'de alarmlarımız çalıyor. Işıklı bir sabaha, sakin bir denize uyanıyoruz. Bugünkü yürüyüşümüz uzun, erkenden kahvaltımızı yapıp yola çıkacağız. En erken aşağı inenlerdenim, kahvaltı masası daha hazırlanmamış. Pansiyonun kapasitesini zorlayacak kadar kalabalığız :) Biz de sofra kurmaya yardım ediyoruz. Güzel ve uzun bir kahvaltıdan sonra çantaları toplayıp bu şipşirin beldeyle istemeye istemeye vedalaşıyoruz.

Parkurun başlangıcına varmaya çabalarken tabelaların ve haritaların azizliğine uğruyoruz. Phellos tabelası gidiş yönünde yok! Ancak sapağı geçtikten sonra sağa sola sorup geri döndüğümüzde diğer yöndeki eğrilmiş tabelayı görüyoruz. Gösterdiği yönü uzun süre izliyoruz. Haritaların işaret ettiğinden çok daha yükseğe çıkmışız ama başlangıç noktamız hala gözükmüyor. Şanslıyız, bir orman görevlisine rastlıyoruz - bize 200 metre ilerimizi işaret ediyor. 


Araçtan iniyoruz, kumanyalarımızı (bugün sucuk var yihuuu!) ve sularımızı alıp yürümeye başlıyoruz. Bir kısmımız antik şehri gezdikten sonra Kaş'a deniz keyfi yapmaya inecek. Araç onları bekliyor. Hafif bir yokuş çıkıp tepelik bir açık alana varıyoruz. Haritalar şehri burada gösteriyor ama ortalıkta hiç bir kalıntı yok. Kısa bir durum değerlendirmesinden sonra Phellos'un muhtemelen aşağılarda olduğuna karar veriyoruz. Keyifçiler geri dönüyor, biz inişe başlıyoruz. 

     Tr: Gelincik
     Lt: Papaver ?
     En: Poppy


Biraz inişten sonra kaya mezarlarının ortasındaki sarı tabelayı görünce Phellos'ta olduğumuza emin oluyoruz. Phellos, M.Ö. 4. yüzyılda önemli bir kentmiş - öyle ki bugünkü Kaş (Antiphellos) buranın limanıymış. Sonraları Antiphellos değerli sedir ormanları sayesinde zenginleşirken Phellos önemini kaybetmiş. Phellos'tan bugüne taş lahitler kalmış. Antik Çağ'dan ve Ortaçağ'dan kalan surların da görülebildiğini okumuştum, fakat ben göremedim..




Phellos'tan sonra ardıçlar, çalılar ve çiçekler arasından inişli çıkışlı devam ediyoruz. 



     Tr: Yabani sinameki
     Lt: Colutea cilicica

     Tr: Çalı nevruzu 
     Lt: Irıs unguicularis ssp. carica var. carica
     En: Algerian Iris


     Tr: Boya sütleğeni (Çift bezeli sütleğen)
     Lt: Euphorbia rigida
     En: Narrow-leaved glaucous spurge

Zorlu bir parkur değil ama taşlı patika ayaklarımızı ağrıtıyor.



Öğle molamıza yaklaşırken etraftan kuru dallar topluyoruz. Sucuk ekmek zamanı :) Yemekten sonra dümdüz bir kayaya uzanıyorum gözlerimi kapıyorum - Çetin'in yorumu çok hoş, kertenkelelere benziyormuşum :))


Yemekten ve yediklerimizi birazcık sindirdikten sonra inişe devam ediyoruz. Vadide yankılanan ezan sesi yakınlarda bir köy var demek. Ses o kadar yakından geliyor ki, en çok yarım saat sonra parkurun sonuna varacakmışız gibi hissediyoruz. Sadece beli bükülmüş bi teyze ve 90larında bir amcanın yaşadığı Gökdere Köyü'nün yukarı mahallesine vardığımızda neredeyse iki saat saat geçmiş!

Araç bizi Gökçeören'de bekliyor. Gökdere-Gökçeören yolu asfalt, manzarası güzel ama yürümesi keyifsiz.. Zaten bugünkü yürüyüş ayaklarımızı çok yordu, bir de asfaltta yürümenin ağrısını çekmek istemiyoruz. Aracı çağırıyoruz, bizi duş alıp dinlenmek üzere Patara'ya götürüyor. 

Geçen sene Likya Yolu'nun Ölüdeniz-Patara etabını yürürken de aynı pansiyonda kalmıştık - temiz, sakin ve güveci müthiş lezzetli. O kadar çok güveç yiyorum ki tatlıya yer kalmıyor :) Yemekten sonra ikişer üçer kısa bir akşam yürüyüşüne çıkıyoruz. Ardından da günün yorgunluğuyla güzel bir uyku çekiyoruz. 

     Tr: Eğnik (Kırmızıkök)
     Lt: Arnebia densiflora


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder