Öğle kumanyamızı alıp otobüse binince istikamet Kelebekler Vadisi. Zamanımız kısıtlı olduğundan vadiye inip çıkamıyoruz (eh, rahat bir gün demek), ama tepede bir fotoğraf molası vermeyi ihmal etmiyoruz.
Yürüyüşe Faralya'dan başıyoruz. Rahat bir patikadan, kırmızı-beyaz işaretleri takip ederek sağlı sollu rengarenk çiçekler ve otların arasından Kabak'a doğru yürüyoruz.
Yolun yarısında yörenin köylüsü girişimci bir kadın küçük bir stand açmış, portakal suyu sıkıyor ve çay demliyor. Bir gölgeliktede birkaç sedir ve sehpa var. Burada kısa bir mola veriyor, küçük Muhammet'le oğlak seviyoruz.
Yol kenarında çiçekler - ve bir mavi kelebek!
Kabak Köyü'nde pansiyonumuza yerleştikten sonra bazılarımız çam ağaçlarının arasındaki keyifli bir patikadan Gemile Koyu'na inip denize giriyor. Ben bu sefer terasa uzanıp soğuk bir biranın tadını çıkarmayı tercih ediyorum.
Gemile Koyu, doğal koruma alanı sayılmasına rağmen her geçen yıl belediye üzerinde nüfuzlu kişilerin yarı-kaçak arttırdığı yapılaşmayla yavaş yavaş bakirliğini kaybediyor. Ama halen kumsal bomboş, deniz tertemiz, koy huzurlu..
Güzel bir akşam yemeğinden sonra bikaç kişi ufak bir gece yürüyüşü yapıyoruz. Alacakaranlıkta Gemile manzarası gerçekten de görülmeye değer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder